Bu yazıyı yeni sitem www.gezmekguzelsey.com dan da okuyabilirsiniz :)
Venedik dönüşü hiç planda yokken sırf bindiğimiz trenin güzergâhı üstünde diye buluverdik kendimizi Bologna tren istasyonu durağında. Bu şehirle ilgili bazı genel geçer şeyler dışında pek bilgimiz yok. Hele nereleri gezmemiz gerektiği konusunda hiç. Sonuçta bir yerden başlamak lazım diyerek şehrin içine doğru adımlamaya başlıyoruz.
Venedik dönüşü hiç planda yokken sırf bindiğimiz trenin güzergâhı üstünde diye buluverdik kendimizi Bologna tren istasyonu durağında. Bu şehirle ilgili bazı genel geçer şeyler dışında pek bilgimiz yok. Hele nereleri gezmemiz gerektiği konusunda hiç. Sonuçta bir yerden başlamak lazım diyerek şehrin içine doğru adımlamaya başlıyoruz.
Öyle bir şehir ki; zaman sanki 1500lere kadar gelmiş,
sonrasında devam etmekten vazgeçmiş. Binalar hep kızıl taşlardan, asırlar
öncesine ait yapılar. Restoranları, fakülteleri, kemerli üstü kapalı
kaldırımları, kuleleri, kiliseleri, arnavut taşlı sokaklarıyla bütün şehir uyum
içinde.
Bologna hem bir yemek şehri, hem de tam bir bilgi, kültür
şehri. Eğitimde önemli adımlar bu şehirde Bologna süreci adı altında
atılmıştır. Bu şehirde hala aktif olarak eğitim veren Bologna Üniversitesi
dünyadaki en eski üniversitedir ve 1000 yıla yakın süredir hizmet vermektedir.
Eğitime dalıp yemeği unuttum sanmayın. Kıymalı makarna olarak bildiğimiz
bolognese soslu spagetti bu şehrimizden çıkmış olup İtalya’nın pizza, makarna
gibi ikonik yemeklerinin hepsini buradaki birçok restoranda en lezzetlisinden
yeme şansına sahipsiniz.
Gezilecek yerlere geldiğimizde ise dediğim gibi burada da
Venedik’te olduğu gibi özellikle ikonik bir tarihi eser, bina, vs aramıyor
insanın gözleri. Şehrin kendisini gezerken aldığınız keyif fazlasıyla yetiyor.
Orijinalliğini büyük oranda korumayı başarmış bir şehir.
Şehrin içine girdiğinizde modern binaların karşınıza çıkmıyor oluşu orta çağ
moduna daha kolay girmenizi sağlıyor.
Tren istasyonundan Via dell Indipendenza (Bağımsızlık
Caddesi) boyunca yürüdüğünüzde yolun sonunda Nettuno Meydanı karşılıyor sizi.
Burası büyük bir meydan ve devamında Maggiore Meydanı’na bağlanıyor hemen. Bu
meydanda yer alan Podestà ve Re Enzo Sarayları, San Petronio Bazilikası, Nettuno Çeşmesi görülmesi
gereken ve zaten gözden kaçmayacak yapılar. Meydan daha adını bilmediğim birçok önemli yapıyla çevrili. Bu meydanın ve çevresinin Bologna'nın turistik yüzünün büyük kısmını oluşturduğu bir gerçek.
Biraz daha ilerlediğinizde ise sizi İtalya'nın ikiz kuleleri selamlıyor. Bu kuleler tam ikiz değil ayrıca bir tanesi biraz yamuk. Ama Pisa gibi ünlü olmasına yetmemiş bu yamukluk. Uzun olanın adı Asinelli, kısa ve eğik olanın adı ise Garisenda. 12. yy'dan günümüze gelen bu kuleler zamanın zenginleri tarafından inşa edilmiş.
Biz bunları görüp şehirden ayrıldık, aslında biraz da araştırmadan gelmiş olmamız yüzünden göremediğimiz birçok yer vardı. Sizin için daha dolu dolu bir Bologna gezisi diliyorum.
Biraz daha ilerlediğinizde ise sizi İtalya'nın ikiz kuleleri selamlıyor. Bu kuleler tam ikiz değil ayrıca bir tanesi biraz yamuk. Ama Pisa gibi ünlü olmasına yetmemiş bu yamukluk. Uzun olanın adı Asinelli, kısa ve eğik olanın adı ise Garisenda. 12. yy'dan günümüze gelen bu kuleler zamanın zenginleri tarafından inşa edilmiş.
Biz bunları görüp şehirden ayrıldık, aslında biraz da araştırmadan gelmiş olmamız yüzünden göremediğimiz birçok yer vardı. Sizin için daha dolu dolu bir Bologna gezisi diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder