17 Nisan 2016 Pazar

Ders Niteliğinde Bir Gezi: Bayburt

              Bu yazıyı yeni sitem www.gezmekguzelsey.com dan da okuyabilirsiniz :)

           Benim için gezdiğim yerin önemi yok. Yeni yer olsun yeterli. Bu Çorum olur, Yozgat olur, Bayburt olur..Fark etmez yani. Ancak bundan 2-3 hafta önce Bayburt'u gezme isteğimi dile getirdiğimde aldığım tepkileri burada nasıl anlatsam bilemiyorum. "Bayburt diye il mi var?","Bayburt'a gideceğine evde uyu daha iyi", "Bayburt'ta gezilecek yer mi var?" gibi birçok soru ve cümleyle karşılaştım :) En son Çorum'a gezmek için gittiğimde aynı tepkilerle karşılaşmıştım. Ama hayatımın ilk ve tek jet-ski deneyimini orada yaşayarak Çorum'u hafızamda unutulmaz kılmıştım.
              Çorum'un bir benzeri Bayburt oldu. Artık Bayburt'un da bende farklı bir yeri var. Sebebini soracak olursanız başım(ız)dan geçen olayları bu yazımda uzunca anlatmaya çalışacağım...
              Malum gezilerim Trabzon odaklı. Onun için, eğer günübirlik gidiyorsam erken kalkmam şart. Sabahın 6.30 unda abimin uçağı olması sebebiyle düşündüğümüzden biraz daha erken kalktık. Normal koşullarda Rize'den gelip bize katılacak olan Özgün'ü Rize'den almaya karar verdik. Biz derken, ben ve çok sevdiğim bir abim :))
              Madem ki Rize tarafına kadar gittik, Bayburt'a Araklı üzerinden gitmeye karar verdik. Daha önce araştırmalarımda bu yol üzerindeki Salmankaş Tüneli'nin açılıp açılmadığına dair net bir bilgi bulamamıştım. Güzel bir macera olur düşüncesiyle bu yola girdik. Yol gayet güzel, tek şerit gidiş-geliş. Etraf Karadeniz'in yeşilliğiyle dolu.

Araklı - Bayburt yolu

                   Bayburt'a yaklaştıkça rakım yükselmeye, yeşillikler de yerini dağlık alanlara bırakmaya başladı. Ancak yol güzelliğinden bir şey kaybetmedi. Ve yine bir akarsu bulmak çok zor olmadı :)

Araklı - Bayburt arası bir akarsu

                    Yol güzel, ben yine sabırsızdım. Bir an önce geziye başlamak istiyordum. Merakla beklediğimiz Salmankaş Tüneli'ni açık gördüğümüzde yolumuzun daha kısa olacağının farkına varmıştık. Tünel tek şerit gidiş-geliş açılmış, ancak hiçbir uyarı işareti yoktu. İşte bu durum bizi neredeyse kazaya götürüyordu. Birazcık(!) hızlı girdiğim tünelin çıkışındaki virajı fark etmem gecikince küçük bir drift yaptık :)) Böylece Bayburt gezimizin heyecanlı geçeceğinin ilk mesajını almış olduk. 
                    
Saat kulesi görünce dayanamıyoruz :)

                  Bayburt'ta ilk gezeceğimiz yer Aydıntepe ilçesindeki Yeraltı Şehri. Buraya gelmeden önceki düşüncem, 2-3 dakika yürümeyle biteceği yönünde idi. Ancak ön yargılı olmamak gerekmiş. 

Aydıntepe Yeraltı Şehri

               Yeraltı şehrine ulaştığımızda yağmur yağmaya başlamıştı. Ve giriş kapısı kapalıydı. Tam söylenmeye başlıyorduk ki görevli adam bizi fark etti ve kapıyı açtı. Giriş ücreti sivil için 4, öğrenci için 2TL. Ama çok dikkat edilmiyor. Biz 3 kişi için 10 TL ödedik.

Aydıntepe Yeraltı Şehri

                 Burası 3000 yıllık tarihe sahip. 1988 yılında inşaat kazısı sırasında tesadüfen ortaya çıkmış. Yapılan çalışmalarla gezilebilir alan 850 metreye kadar çıkarılmış. Yürümeyle hemen bitireceğimizi sandığımız yeraltı şehri git git bitmedi diyebilirim :)

Aydıntepe Yeraltı Şehri

                    Bu şehirde odalar, toplantı salonları, mutfak ve su ihtiyaçlarını görecek kaynak ve havuz bulunmakta. Yerin 2.5-3 metre aşağısında bulunan bu mekan ilçe girişindeki kalenin altında  sonlanıyor.
                  
Aydıntepe Kalesi - Yeraltı Şehri çıkış kapısı

                Yeraltı Şehri sonrası çıkış kapısının üstündeki kaleye çıktık. Kaleden geriye fotoğrafta görünenden başka bir şey kalmamış fakat belediye işçileri çevre düzenlemesi yaparak bu yapıyı güzelleştirmeye çalışıyorlar.

Sırakayalar Şelalesi

                     Aydıntepe'yi geride bırakıp güneye doğru yol aldık. Hedefimiz Sırakayalar Şelalesi. Ne yapıp edip gezilerimde bir şelale buluyorum :)) Artık ne kadar yüksekteysek, Nisan ayı olmasına rağmen karlar daha erimemiş.

Sırakayalar Şelalesi

             Sırakayalar, Bayburt merkezine bağlı bir köy. Yolu gayet iyi. Şelaleleri bulmak zor değil. Yolunuzun üstünde kalıyor. Biz 2 tane şelale bulduk. Daha fazlası var mı bilmiyorum. Yaz aylarında serinlemek için girilmeye müsait gözüküyorlar.

Bayburt Yenişehir Parkı

                 Şelale sonrası merkezi gezip bir şeyler atıştıralım dedik. Dönüş yolunda bu park dikkatimizi çekti. Bayburt Yenişehir Parkı, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin katkılarıyla yapılmış bir park. Geniş bir alana sahip. Fotoğrafta gördüğünüz masal diyarından kopup gelmiş masal kahramanları bence çok güzel düşünülmüş. Arka tarafta ise, piknik yapılabilecek bir alan mevcut. Böyle bir parkın Trabzon'da da olmasını isterdim.

Bayburt Kalesi

                   Dönüşümüzü tamamlayarak merkeze geldik. Vakit kaybetmeden Bayburt Kalesi'ne doğru yol aldık. Araçla belli bir mesafeye kadar çıkılabiliyor. Oradan sonrasını yürümek zorundasınız.

Bayburt Kalesi

             Kaleye çıktığımızda içimiz burkuldu. Çünkü güzelim kale sahipsiz bırakılmış. İnsanımız yine yapmış yapacağını. Etraf yazılarla dolu. Muhtemelen akşam saatlerinde çıkmak güvenli değil . Giriş kapısına bir gişe koyarak bu kale ücretli yapılsa, bunların önüne geçilebilirdi diye düşünüyorum.

Bayburt Kalesi

                  Olumsuzlukları geride bırakırsak kalenin görüntüsü gerçekten çok güzel. Tüm Bayburt ayaklarınız altında. Şehrin ortasından geçen Çoruh Nehri, manzarayı bir hayli güzelleştiriyor. Bir Amasya beklemeyin ancak kendisine has güzellikte bir görüntüye sahip bence.

Bayburt Kalesi'nden Saat Kulesi

              Kaleden gezilerimin vazgeçilmezi Saat Kulesi'ni görmek mümkün. Saat Kulesi, Bayburt'un merkezindeki Cumhuriyet Caddesi'nin hemen sonunda yer alıyor. 

Maydanoz Special

                 Artık karnımızı doyurma vakti. Cumhuriyet Caddesi'nde Maydanoz Restoran'a girdik. Tercihimiz Maydanoz Special oldu. 15TL'ye yiyebileceğiniz bu lezzetli kebap, beytinin Bayburt versiyonu :) 
                    
Baksı Müzesi

                  Sıra ilginç bir yapı olan Baksı Müzesi'nde. Bayburt merkeze 45 kilometre uzaklıkta Bayraktar Köyü'nde bulunan bu müze Bayburt doğumlu sanatçı ve akademisyen profesörümüz tarafından yaptırılmış. Oldukça geniş bir alana kurulmuş olan müzenin yapısında 1500 metrekarelik Ana Sergi Salonu, 1000 metrekarelik Depo Müze, konferans salonu, kütüphane ve konuk evleri bulunmakta. Bu arada Baksı ismi, Bayraktar Köyü'nün eski ismiymiş.
                 
Baksı Müzesi

                 İçindeki eserler insanı tatmin etmese de belli bir amaca hizmet etmek için kurulmuş bu yapıya saygı duymak gerekiyor. Görevli arkadaştan öğrendiğimiz kadarıyla belli zamanlarda çocukların yaptığı eserler sergileniyormuş. Ayrıca köyün çocukları müzenin kütüphanesinden de faydalanıyorlarmış. Bunları duymak müzeyi daha değerli kıldı gözümüzde. Unutmadan müzeye giriş ücreti 10TL.


Macera başlasınnn :)

               Gel gelelim Bayburt'un benim hafızamda yer edinme sebebine. Amacımız Helva Köyü'ndeki Buz Mağarası'nı gezmek. Bu sebeple Helva Köyü'ne doğru yola çıktık. Ancak Google Haritalar'ın gösterdiği ilk yolu kaçırdık. Yolumuz üzerinde haritada gözüken bir yol daha vardı. Biz de o yolu kullanmaya karar verdik. 7 kilometrelik bu yolun ilk 1 kilometrelik kısmı kum-toprak karışımı bir yoldu. İlerledikçe eriyen karlar yolu çamur haline getirmeye başlamıştı. Arabanın ilk battığı yerden sonra ben geri dönmeyi teklif ettim. Ancak, Özgün ve çok sevdiğim abim bu yolu gitmeye kararlıydılar...
               Yolda ilerledikçe çamura batıp çıkmalarımız artmaya başladı. Yolun yarısına gelmiştik ki; araç çamurdan çık(a)madı :)) Hemen çalılar yardımıyla lastik altını doldurup başarılı işlemle aracı olduğu yerden çıkardık. Ama daha 100 metre kadar gidemeden tekrar saplandık, bu sefer çıkarmak mümkün olmadı.
                Bu beklenmeyen durum hepimizde şok etkisi yaratmıştı. Yolun tam yarısındaydık ve ne yapacağımız hakkında en ufak fikrimiz yoktu. Köy çok uzaklardan gözüküyordu. Oraya kadar gidip yardım isteyebilirdik ya da kendi imkanlarımızla çıkmaya çalışacaktık. Ama bu kendi imkanlarımızla yapılabilecek bir şeye benzemiyordu. En sonunda fikir birliği yapıp köye gitmeye karar verdik. 3 kilometrelik yolu hızlı adımlarla alırken içimden geçenler dizi sahnelerini aratmıyordu. Acaba köyde bizi neler bekliyordu? Kesin köyde konaklamak zorunda kalacaktık. Bir de köylü kızı buldum mu tamamdı :) Alın size tam bir dizi hikayesi.
                Köye vardğımızda bizi köyün girişinde yaşlı bir amca karşıladı. Tabii ki bir sürü soru ile: "Kimsiniz? , Neden geldiniz? , Ne iş yapıyorsunuz?" ve buna benzer bir sürü soru. Derdimizi anlattıktan sonra bizi köydeki genç bir arkadaşa yönlendirdi. Şenol isimli fotoğraftaki kardeşimize, annesine ve babasına da bu soruları cevaplamak zorunda kaldık. Başlarda isteksiz olan Şenol kardeşimiz duygu sömürümüze dayanamayıp traktöre doğru gitti :) Bu arada Şenol'un annesi terörist olabileceğimizden şüphelenmiş, bu yüzden babasına kimliklerimizi göstermek zorunda kaldık :))  

                 
Traktör yolculuğmuz - Geçmeye çalıştığımız yollar :/
                                                               
                Artık olumsuzluklar yerini eğlenceye bırakmaya başladı. Asılan suratlar yerini gülümsemeye bıraktı. Traktör üstünde arabaya kadar baya eğlenceli bir yolculuk yaptık. Şenol tam bir profesyonel çıktı :) Traktör kullanışını izlemek çok zevkliydi. Aracın yanına geldiğimizde ise bir başka sorun bizi bekliyordu. Araç çeki demirinin nerede olduğunu bilmiyorduk. Neyse ki Şenol bunu da biliyordu ve bizi o çamurdan bir hamlede çıkardı. 

Çamurdan çıktıktan sonra 

                Çamurdan çıktıktan sonra arabaya dönmek yerine Özgün'le traktörde dönmeyi tercih ettik :) Yol boyunca Şenol'la olan muhabbetimizde Buz Mağarası'na ancak Ağustos ayında çıkılabileceğini öğrendik :) Ayrıca gitmeyi düşündüğümüz diğer bir yer olan Çimağıl Mağarası'na da gitmenin uygun olmadığını öğrendik :)
                Köye döndüğümüzde Şenol kardeşimize binbir kere teşekkür edip küçük bir hediye vererek köyden ayrıldık. 

Dede Korkut Türbesi

                 Köyden ayrıldık ayrılmasına ama, arabanın içi ve dışı batmış haldeydi. Bizim üstümüz de pek farklı sayılmazdı. Ama bu durum bile bizi geri döndüremedi. Listemizde son kalan Dede Korkut Türbesi'ne doğru yol aldık. Bu türbe merkeze 39 kilometre uzaklıkta bulunan Masat Köyü sınırlarında. Bu türbenin Dede Korkut'a ait olduğunu şair Orhan Şaik Gökyay ortaya atmış.

Yüzler gülüyor :)
            
            Ve bu türbe ziyaretimiz sonrası Bayburt gezimizi sonlandırdık. Tabii ki bu gezi benim için ders niteliğinde oldu. Çıkardığım dersler:

            1) Gezi ekibinde en azından bir tane akıllı adam bulunsun :)
            2) Ucunu görmediğin tünele hızlı girme. Hababam Sınıfı'nda geçtiği gibi; "Bu tünelin ucu ....bir yere çıkıyor" lafıyla karşı karşıya kalma :)))


             Bayburt'ta gezilecek yerleri özetleyecek olursak;
         
            - Bayburt Kalesi
            - Aydıntepe Yeraltı Şehri
            - Sırakayalar Şelalesi
            - Dede Korkut Türbesi
            - Baksı Müzesi
                
              Ve bizim gez(e)mediğimiz;
             - Buz Mağarası
             - Çimağıl Mağarası
             - Korgan Köprüsü
             - Erenli Köyü ( Bayburt manzarası ve Hazreti Abdül Vehhab Gazi Türbesi bulunuyor)  

Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder