Ancona'ya vardığımızda saat 9-10 civarı ama İtalya'da saatlerin bir saat oynadığını hesap etmemişiz alışkın olmadığımızdan. Yani Roma treni için planladığımızdan 1 saat daha fazla bekleyeceğiz. Eh bunu değerlendirmek lazım diyerek veriyorum kendimi yollara. Oya benimle gezmektense istasyon çevresinde bir yerlerde oturmayı tercih ediyor.
Feribotların karaya yanaştığı limanın hemen yanı başında bir ada şeklinde dizayn edilmiş ve eskiden cüzzamlı hastaların karantina altında tutulduğu Mole Vanvitelliana var. Bu geziyi yaptığım zamanlarda bir gezgin kafasında olmadığım için elimdeki görseller oldukça sınırlı sayıda.
Mole Vanvitelliana (temsili) |
Roma Tren İstasyonu'na vardığımızda hava kararıyor. Hızlı ve rahatça gezebilmek için önce hostelimize uğrayıp yüklerimizden kurtuluyoruz. Kaldığımız hostelin ismini hatırlayamayacağım ama tren istasyonunun arka sokaklarında hosteller caddesi gibi bir yer var. Orada birçok seçenek mevcut. Hepsi de gezilecek yerlere yürüme mesafesinde.
Önceliğimiz tabii ki karnımızı doyurmak. O dönemler foursquare vs bizim için yalan olduğundan sokakları gezerken gözümüze çarpan ilk yere oturup yemeye cesaret edebileceğimiz tek seçenek olan pizza margarita sipariş ediyoruz. Salçalı, fesleğenli, mozarellalı yufkamız önümüze geliyor. Böyle dediğime bakmayın tadı tabii ki çok güzel. Ama bizim alışkın olduğumuz kalın hamurlu pizzalardan beklemeyin. Adamlar zevk için pizza yapıyorlar, biz doymak için. Bu arada özelliği İtalya'nın renklerini taşımasıymış. Dönemin kraliçesi Margherita hanım için özel yapılmış. Margheritam çok yaşa!
Margarita Pizzamız |
İlk durağımız Cumhuriyet Meydanı, Naiadlar Çeşmesi ve meydana bakan Santa Maria Angeli Kilisesi.
Cumhuriyet Meydanı |
Naiadlar Çeşmesi |
Temsili |
Santa Maria Angeli Bazilikası |
Sistina Caddesi'nin sonunda bir kiliseyle baş başa buluyoruz kendimizi ve yeni durağımıza vardığımızı anlıyoruz. Trinita dei Monti Kilisesi'ndeyiz. Ne alaka demeyin. İspanyol Meydanı'na açılan İspanyol Merdivenleri'nin başında bu görkemli kilise yükseliyor. İspanyol Merdivenleri'ne kadar gelmişken bu kiliseyi es geçmek olmaz. İçine girilemiyor ama yine de değer.
Trinita dei Monti Kilisesi |
Biz tabii ki kiliseyle çok oyalanmayıp (daha yolumuz uzun gece turu için) merdivenleri inmeye başlıyoruz. Karşımızda cıvıl cıvıl bir meydan bizi bekliyor.
İspanyol Meydanı ve Merdivenleri |
İspanyol Merdivenleri ve Biz |
Hemen bu meydanın ortasında kayık şeklinde tasarlanmış klasik Roma çeşmelerinden var. Eski Gemi Çeşmesi. Roma'daki çeşmelerin hepsinden su içilebildiği aklınızda olsun.
Eski Gemi Çeşmesi |
Temsili (Bizde çiçekler yoktu) |
Şu bahsini geçirdiğimiz meşhur alışveriş caddesine, Condotti'ye dalıyoruz. Corso caddesiyle kısa yolculuğumuzu tamamlayıp Aşk Çeşmesi'ne varıyoruz. Biraz hayal kırıklığı oluyor başta. Çünkü görkemli her tarihi eserine geniş geniş yer bırakan Romalılar bu güzel çeşmeyi binaların arasına sıkıştırıvermişler. Görkeminden bir şey kaybetmemiş tabii ki ama güzel bir meydana açıldığını düşünsenize bu güzelliğin.
Aşk Çeşmesi |
Corso caddesine dönüp kalan kısmını da tamamlayıp Venedik Meydanı'na doğru ilerliyoruz. Burası da önemli meydanlardan biri.
Yine dönemin krallarından birini onurlandırmak için yapılmış muhteşem bir eser daha. 2. Vittorio Emanuele Abidesi. Altare della Patria (Ulusun Mihrabı) olarak da isimlendirilen bu güzel bina görkemli merdivenleri ve heykelleriyle misafirlerini selamlıyor. Özellikle görmeye gelmenize gerek yok. Şehrin merkezinde olduğu için her türlü göreceksiniz.
Roma eserlerini ışıklandırma konusunda da muhteşem bir iş çıkardığı için her eserini hem gündüz hem de gece görmek gerek kesinlikle. Roma tam bir ışıklar şehri. O tarihi dokusunu o kadar güzel ışıklandırmış ki kendinizi bir tabloyu seyredermiş gibi hissediyorsunuz. O tablomsu şıklığı benim yazıdaki görsellerde bulamayacaksınız tabii boşuna aranmayın. Elden bu kadar geldi.
Altare della Patria (Ulusun Mihrabı) |
Temsili |
Temsili |
Kolezyum'la başlayacağız güne. Ama tabii ki yol üstündeki yerleri şöyle bir bakmadan geçmek hoş olmaz. Azize Maria Maggiore Bazilikası yol üstünde bizi bekliyor. Aşağıdaki fotoğraf Esquilino Meydanına bakan cephesindeki Paolina Şapelinden. Roma'da bir Vatikan'da olmak üzere üç tane aynı isimli şapel mevcut. İsim tanıdık gelip görsel gelmediyse şaşırmayın.
Azize Maria Maggiore Bazilikası |
Sonunda beklediğimiz an: Kolezyum. Keşke gece de görebilseydik. Roma'nın diğer bir simgesi. Zamanında birbiriyle savaşarak zenginleri coşturan gladyatörler şimdi aynı işi onlarla fotoğraf çektirerek yapıyor. Bizim tabii ki ona ayıracak vaktimiz yok, vaktimiz olsa isteğimiz yok. Zaten saatlerce sürecek gibi görünen bir sıra insanları nasıl caydırmıyor insan hayret ediyor. Yine de hakkını vermek lazım içini görmek için sıra beklenmeye değecek nadir yerlerden biri bence.
Kolezyum |
Konstantino Kemeri |
Roma Forumu |
Yolun sonunda Campidoglio yani Kapitol Tepesi karşılıyor bizi. Yedi Tepe Roma'nın en yüksek tepesi. Kapitol Meydanı'nı saraylar çevreliyor.. Meydanı ise havuzlu heykeller süslüyor.
Kapitol Müzesi |
Senato Sarayı |
Largo di Torre Argentina |
Panteon |
Sırada Navona Meydanı var. Burada pazarlar kurulurmuş eskiden. Çevresi birbirinden görkemli binalarla sarılı. Meydanda fotoğraf sergileri, müzisyenler misafirlerini şenlendiriyor.
Yavaş yavaş Tiber Nehri'ne yaklaşıyoruz. En güzel şehirler ortasından nehir geçen şehirlerdir derler. Tokat'ı ikiye bölen Yeşilırmak ara ara kafamı karıştırsa da Roma'nın güzelliğinden dolayı inkar edemeyeceğim.
Nehrin karşısına geçme vaktimiz geldi. Vatikan yolcusu kalmasın. Nehrin iki yakası da birçok köprüyle bir araya getirilmiş. Biz en çok işimize gelenden geçiyoruz. Sant Angelo Kalesi'ne çıkandan.
Nehir de muhteşem görünüyor. Dönüşte nehir yanındaki patikadan dönmeyi aklımızın köşesine not ediyoruz. Nerede kalmıştık, kalede. Cem Sultan'ın bir müddet esir tutulduğu Sant Angelo Kalesi. Zamanında birçok davanın bakıldığı, nice idamların gerçekleştirildiği bir kale. Bu kaleden Vatikan'a gizli bir geçit varmış.
Biz o geçidi kullanmadan uzun yolu tercih ederek Vatikan'a doğru yol alıyoruz.
Papa o sabah 10'da halka vaaz vermiş. Biz biraz da isteyerek kaçırdık. Programımızı çok esnetmek istemedik.
San Pietro Meydanı'na doğru yürümeye devam. Vatikan Binası karşımızda her adımda büyüyor. Burası İtalya'dan bağımsız özerk bir devlet. Katolik mezhebinin merkezi. Meşhur Papa'yı da dinleseymişiz fena olmazmış da bir dahaki sefere artık.
San Pietro Meydanı da Roma gibi heykellerden, dikitlerden nasibini almış.
San Pietro Meydanı |
Tiber Nehri |
Gündüz gözüyle başladığımız yere geri dönüyor ve Roma'yı sonlandırıyoruz. İspanyol merdivenleri ve Aşk çeşmesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder